2 Eylül 2013 Pazartesi




Okudukça öfkelendiğim, yer yer duygusala bağladığım, hak verdiğim, kendimi bulduğum ama başkasını kaybettiğim; yamyamlıktan hayyamlığa evrimleştirilmiş bir anarşistin denemelerinden oluşan bir kitap; Ahmet Savaş ÖZPINAR - Hayyamlar ve Yamyamlar... Okuyun, iyi gelir!  

5 Haziran 2013 Çarşamba





        Kuru bir ''hoşçakal'' ın geride bıraktıkları bazen o kadar derin olur ki, dakikalarca baka kalırsın. Gözlerin sadece ''hoşçakal''da ve yapmak zorunda olduğunu yaptığın için gururlu ama yapamadıkların için ise mutsuzsundur artık... Hayat, yeni bir son daha çıkardı işte karşımıza. Belki de bu gerçek son, belki de gerçeklerle  yüzleşmenin getirdiği utanç yüzünden bu gerçek son! Halbuki içimizdekiler bambaşka, bundan artık eminim.. Ama kader bizi aynı çizgide tutmamak için elinden geleni yapıyor ve o kader ki hiç birimiz ona karşı gelemeyiz, bu böyle, olması gereken belki bu değil... ama bu böyle işte!! Mecbur kalırsın sende ''kendine iyi bak'' demeye! Yine bir gece, gece de yine bir hüzün, hüzünde yine bir sen varsın.. Ama bu sefer eminim, hüznüme ortaksın...  

                                 

28 Şubat 2013 Perşembe

 '' unutmak değil ama hatırlamamak mümkün ''   
                                                          [kelebeğin rüyası]


4 Şubat 2013 Pazartesi


Durup bir nefes alıyorum, boğulduğum hayat işlerinden. Düşüncelerimi hayallerime sürüyorum, kurak topraklardan nehirlere doğru.. Yağmurlarla beraber ıslanıyorum, tenimde rüzgarın serinliği ve koşuyorum önce yavaş sonra hızlı,  adımlarımı  daha fazla açıyorum, nefesim hızlanmaya, vücudum titremeye başlıyor.. Koştukça yaklaşıyorum. O'na yaklaşmanın verdiği heyecanla daha da  hızlanıyorum, hırslanıyorum.. Sol tarafımda günahlarımın uçurumu, sağımda içimdeki kız çocuğunun simgesi yemyeşil ağaçlar. Hem korkuyorum, hem gülümsüyorum.. Karmakarışık ruh haliyle, senden  kalan yaşanmışlığın izleriyle durmak bilmeden koşuyorum. Dönemeçler çıkıyor  karşıma, keskin, tehlikeli.  Yavaşlamadan alıyorum virajları, terden sırılsıklamım.. Susuyorum, ağzım kuruyor, boğazlarım kabuk kabuk, gözümden yaş geliyor... Ve varıyorum nihayet, duruyorum. Ellerim dizlerimde, başım aşağıda, derin derin soluk alıp veriyorum, hızlıdan yavaşa  doğru...  Nabzım normale dönünce başımı kaldırıyorum. Gökyüzü aynı gökyüzü, sessizlik aynı sessizlik ben yine kurak topraklardayım.. Ne ben değişebilirmişim, ne de bendeki sen..

Not: Bu yazının  fonu  için Badem-Öykü Gürman (Değişmem) dinle.