23 Şubat 2012 Perşembe

Bitmek (23 Şubat 2012)

     Mutsuzum, ümidimi kaybettim, yolumu kaybettim.. Dilini bilmediğim, insanlarını tanımadığım bir ülkede gibiyim. Kollarımı açıp kendi etrafımda dönüyorum, kendime en yakın hissettiğim yer gökyüzü ve en çok özlediğim şey de çocukluğum. Halbuki hiçbir şeyi kafama takmadan koşmak , bağırmak istiyorum sokaklarda, en sevdiğim oyunu kurmak mahallenin diğer çocuklarıyla. Acıktığımda babaannemin ekmek arası salçalı 'kıstırığını' yemek istiyorum. Güzel rüyalar görmek istiyorum, peri masallarında. Çocukluğumu çok özlüyorum. Daha fazla büyümek istemiyorum. 
     Hayatı merak etmiyorum artık, çünkü biliyorum beni neler  bekliyor. Her geçen gün birer birer kaybediyorum değerli olan herşeyi; güven gibi, sevgi gibi... Kendi kendime bocalıyorum. Önümde yığınla kitap, bitirilmesi gereken bir sürü ödev, hazırlanılması gereken bir konferans..  Halbuki  ne önemi var onca kişiden takdir almanın, benim yaşım , 'gözyaşıyken'.  Hayatımda önemsediğim tek insanı üzdüler bu gece... Ne önemi var geri kalanların..  
     Bir tarafım çok güçlü, bir tarafım çok eksik. Tamamlayacak şeyin de ne olduğunu bilmiyorum. Bir puzzle'ın kaybolmuş parçası gibiyim. O kadar yalnız ve başka. Hiç bir yere uyamayacak kadar başka. Benim ölçülerim kesilmiş, biçilmiş. Tablo hiç bir zaman tamamlanamayacak kadar eksik. Kaybolup gideceğim başka bir ülkenin caddelerinde, sokaklarında. Nefes bile alamayacağım, oksijeni bol olan bu şehrin yeşilinde. Ailemi güzel hatırlayacağım hep olmasını istediğim gibi. Sevgilime saygı duyacağım beni özel hissettirdiği için. Ama ben gideceğim başka bir ülkeye. Belki cennet gibi belki cehennem gibi.. Ama gideceğim... 

20 Şubat 2012 Pazartesi

YILLANMIŞ HAYATLAR


 An gelir söz biter.. Nefes bile alamassın. Bunca biriktirdiklerin bir anda yok olur. Çokmuş sandıkların hiç olur... Yanına alabildiklerin kocaman bir kalp kırıklığı ve hesapsızca yaşananlardır artık.. 


        Çok sevdiklerin yada çok sevildiklerin de öyle bir gider ki....  Hiç kimse duymaz.. Nereye, neden gittiğini de hiç kimse bilmez.. O kadar sessiz gider işte. Aklımda ki sadece bu, bu aralar.. Bana bıraktığın en son hediyeyi de yanıma alıp sana gitmek istiyorum, senden geçmek istiyorum.. Herşeyden vazgeçip , ayaklarımı bulutların üzerine uzatıp yanına gelmek istiyorum. Ama sonra o çirkin suratın geliyor aklıma o karanlık gecede.. Ve vazgeçiyorum. Yüzüne tükürüp, üstüne basıp geçmek istiyorum. 

       Ama bir çocuğu da ağlatır bu sözlerim biliyorum. O yüzden susuyorum. Seni içimden özlüyorum....

16 Şubat 2012 Perşembe

W. Shakespeare'den

Vazgeçtim bu dünyadan tek ölüm paklar beni,
Değmez bu yangın yeri, avuç açmaya değmez.
Değil mi ki çiğnenmiş inancın en seçkini,
Değil mi ki yoksullar mutluluktan habersiz,
Değil mi ki ayaklar altında insan onuru,
O kızoğlan kız erdem dağlara kaldırılmış,
Ezilmiş, hor görülmüş el emeği, göz nuru,
Ödlekler geçmiş başa, derken mertlik bozulmuş,
Değil mi ki korkudan dili bağlı sanatın,
Değil mi ki çılgınlık sahip çıkmış düzene,
Doğruya doğru derken eğriye çıkmış adın,
Değil mi ki kötüler kadı olmuş Yemen' e
Vazgeçtim bu dünyadan, dünyamdan geçtim ama,
Seni yalnız komak var ya, o koyuyor adama

10 Şubat 2012 Cuma

Ben Bu Şarkıyı O Şehirde Sevdim..




     Bu gece çok özledim havasını, suyunu, taşını toprağını.. Burnumda tütüyor.. Sabah doğan güneşini izlerdim odamın penceresinden. Bütün şehir uyku da sanki de bir ben ayaktaymışım gibi öyle kuş bakışı misali; evleri dip dibe, sokakları daracık ama tertemiz, adaları yemyeşil... Benim gençlik şehrim.. Genciyle, yaşlısıyla, erkeğiyle , kadınıyla, kızıyla, adamıyla, adam olamamışıyla, aşığıyla, sarhoşuyla, çaresiziyle, zenginiyle, fakiriyle, mutlusuyla, mutsuzuyla, öğrencisiyle , öğrenci olmaya çalışanıyla, yüksek ses müziğiyle, sanatıyla , kültürüyle , heykeliyle... hepsiyle özledim.. Bu sefer  çok başka özledim seni.. En güzel yıllarımın geçtiği, en güzel arkadaşları tanıdığım , en çok okuduğum , en çok gezdiğim , en çok kazandığım ve aşkımı en çok acıtan şehir...  Eskişehirim, seni çok sevdim ben! 

9 Şubat 2012 Perşembe

Kallavi Sokağında Vals !!

 

       Öyle çok isterdim ki seninle vals yapabilmeyi. Mesela 20. yüzyılın başlarında yaşamış olsaydık, İstanbul daha bu kadar kirlenmemişken ve Kallavi sokağı da bu kadar kalabalık değilken.. Benim üzerimde şifon çiçekli bir entari , sende ise siyah bir redingot.. En masum halimle ben, senin yüzüne bakmaya bile  utanırken, sen adımlarınla bizi ordan oraya savururken... Zaman dursa, sonra ben kulağına fısıldasam bir Maria Missakian... 



(Bu şiiri hep çok sevdim hepte en çok seveceğim)

8 Şubat 2012 Çarşamba

Bir kişi gelmeyecek...


Hepsinin gelmesini bekleme
Bir kişi gelmeyecek

Sen alışmayasın diye,

Korkmayasın diye,

Düşünesin diye..

Kendine yetmen için..

Herkesin kendinden kaçacağı yerlerde 

Sen kaçmayasın diye. 

Gelenler gitmeyecekmiş gibi.. 

Doğumlarda ölümlerde 

Duyasın diye. 

Bildiğini bildirmek için  

Bilmeme'yi öğrenmelisin. 

Tam kalasın diye. 

Hepsinin gelmesini bekleme, 

Sen var olasın diye. 

Bir kişi gelmeyecek, 

Sen, bir olasın diye. 



Özdemir Asaf